Kayıtlar

Yol Hali

ben bir yolcuydum.  aklıma düştü, yola düştüm.  bir kapıdan girdim. girenler derki ben birdim, eşikte kimdim, içerde bindim, niyazım pirdi.  anlattılar, dinledim.  gösterdiler seyreyledim.  kimininki düştür kiminin davet.  bu kapıdan girince bakidir muhabbet. dediler sabret.  burada imtihan çoktur.  sabrın mükafatını görmeyen yoktur.  kapının eşiğinde dururdum.  sessizce bir köşe bulurdum.  kendi halime sorardım, dünyayla ne denli kalbimi yorardım.  gözlerini kapatır, başını önüne eğersin.  ey halim bana ne söylersin.  sordunsa eğer cevabını dinlersin.  bulanlar arayanlar, arayanlar bulandır.  dünya yorgunluğuyla kalpleri unutanlardır.  yolcu yola çıktı mı hatırlar umutlanır.  gelenler hoş gelsin, muhakkak ağırlanır. ağırlandım. uğurlandım. gün oldu ki ben uğurladım. boğazımdaki düğümü çözmeyi nasıl bileceğim?  şöyle gökten bir yağmur yağsa eğsem başımı önüme, yüzümü gören yaş değil yağmur san...

"Gülistan'ın Sultanı'na"

bismillahirrahmanirrahim salat ve selam olsun dilim dönmez anlatmaya  kalbimdeki har gönlümdeki yar... bir hüzündür gönlümde taşıdığım Efendim.  başımı eğince önüme kulak veriyor halim gönlüme.  beklerken nasibimi dualarımda, bir gün daha olamayınca huzurunda acziyetim çarpıyor yüzüme, sonra kalbim çarpıyor. gözlerim doluyor, Gülistan'a dalıyor.  henüz çok küçükken bir mektup yazmıştım size. çocukluğumun masumiyetiyle davet almıştım. öyle mutlu olmuştum ki mekke sokaklarına taşmıştı mutluluğum. medine'ye girdiğimde gelmişti gül kokunuz burnuma. huzurunuza geldiğimde mektubumu okumuştum size.  çok yaş aldım ondan sonrasında. kalbimin bir parçası çocukluğumda kaldı. özleminizle yandı içim. şiirler okudum. gözlerim doldu, kalbimdeki boşluk dolmadı. sonraları tekrar davet edildim huzurunuza. başım eğildi, halim eteklerimden döküldü. ruhum temizlendi. Sultanım, kalbim öyle ağırlaştı ki bir gül görmeyi versin özlemle doldu, taştı.  her gelişimde bir parçam kaldı ...

şiirin sonunda biter yas

  gözlerim dolmaya başlar ve ellerim titremeye kalbim kaleme bakar  ben susarım  sessizliği dinlerim gözümden yaş akmadan kalbim ağrımadan gün ağarmadan  gece içime çökmeden duygularımın üstünü örtmeden derken kalbim kaleme bakar kağıda yazar gözümden düşen yaş mürekkep sızar kalbim der ki durma yaz şiirin sonunda biter yas

hoş geldin yirmi dokuz.

bu yaşımda büyüdüm ben.  beni ben yapan ne vardıysa hepsini adımın gerisinde bıraktım. adımın da bir adım ötesinde tam şuanda olduğum yerde büyüdüm ben.  aklın ne yaşta ne başta olduğunu bilmeden, şakaklarıma kar inmeden ve henüz nura bulanmamışken saçlarım önce bir ayna gördüm sonra aynada kendimi gördüğüm tam şuanda olduğum yerde büyüdüm ben.  ben dönerken kendi etrafımda dönüş yolundakilerle karşılaştım. durdum tam şuanda olduğum yerde büyüdüm ben.  öğüt dinlerken büyüklerimden duyduklarımı içselleştirirken düştüm içime yusuf misali. beni bulduklarında derin bir kuyuda dalınca yansıdığım suya orda büyüdüm ben.  düşünürken buldum kendimi yürürken, yazarken, konuşurken ve susarken en çok  sessizliğe bürünmek korkutmayınca  işte bu zaman büyüdüm ben. karanlığa dokunduğumda korkmayınca içimdeki boşluktan olduğum yerde büyüdüm ben. yıllardır dinlediğim şarkıyı bir daha eskisi gibi dinleyemeyeceğimi anladığımda büyüdüm ben. yazarken ve yaşarken bazen...

nasılsın?

sevgili okur, nasılsın? bu soruyu içten bir şekilde sormuyoruz sanki birbirimize. hatta kendimize.  saklıyoruz ve saklanıyoruz daha çok. ya da öyle olduğunu sanıyoruz. konuşmalarımızda nasılsın sorusu napıyosun ile yer değiştirmeye de başladı. ona da genel cevaplar vermeyi tercih ediyoruz daha çok. belki soruya asıl cevabı verecek kadar cesaretimiz yok ya da o samimiyeti mi kuramıyoruz bilmiyorum.  ilk adımı atıyorum ve tüm samimiyetimle soruyorum o zaman. nasılsın? ben iyi olmanı isterim. mutlu ol, huzurlu hisset kendini. ne varsa içinde seni sıkan, içini daraltan şifalanmasını dilerim. üzgünsen eğer bir çözüm yolu çıksın derim. dua istiyorsan dua ederim. yalnız olmadığını bil isterim.  şükredelim sünnettir. halimize şükürler olsun diyelim.  nasılım? şükürler olsun iyi olmak gayretim. kendimle aramın iyi olması niyetindeyim. iyi bir insan olmak, eş olmak, evlat olmak. ne ise beni iyi yapan yönlerim Rabbim verdiyse bu özellikleri bana bir lütuftur: kıymetini bilmeye ...

inanırsan hep güzel şeyler olur: 7 seni bulur

Resim
  Bilmem bilir misiniz 7'nin sırrını. 7 susmaktır. Yola çıkmaya karar verdiğinde hali hazırda yolda olduğunun farkına varmak. Vardığın yerde bulmaktır. Bulduğunu ummaktır. 7 döngüdür. Bir sayıdır ve bir soru. Nasıl bilirsin? Bilebilir misin? Yetinmeyi bilir misin? Şükretmeyi? 7 aramaktır. Her taşın altını.  7 bakmaktır. Çıkıp yüksek bir kayanın üstüne. Bir adım atsan uçurum.  7 yanmaktır. Kor olursun. 7 görmektir. Kör olursun. 7 haldir. Lal olursun. 7 hayal kurmaktır. Öylece durmak. Kafada kurmak. 7 buluşmaktır. Barışmaktır. Başarmaktır. Yaşamayı, yaş almayı.  7 Perşembeyi Cuma'ya bağlar, kalpleri birbirine.  7 muhabbettir. Ehliyle buluşturur bir masanın etrafında. Sonsuz seçenekler içinde sorduğun sorunun cevabı oturduğun masada son bulur. Çünkü seni bulur. Gönül dostunu bulur. Zihin durulur, kalp vurulur.  Kalpler yalnızca Allah'ı anmakla huzur bulur.  Dost konuşur kalbinin sesi duyulur. Cümleler dökülür kalpten kalbe şifa olur.  Söz giz olur. S...

ruhumla aynı yaştayım: "iyi ki💗"

merhabalar, tanıştırayım. "bu şeyma." kimilerinin "çok ağlıyor bu kız" dediği kimilerininse "ne kadar sessiz sakin"... bu içinde fırtınalar kopan şeyma. annesiyle 5 senelik bir anlaşma yaparak 6 yaşında okula başlayan, okula 5 senede alışan ve kanunen okulu bırakamayacağını öğrenince hüsrana uğrayan şeyma.  okul öncesi sübiyan eğitimiyle doğum yerinin fatih olması sebebiyle muhafazakar-radikal bir çizgide cansız varlıklarında bir ruhu olduğunu erken keşfetmiş ama bir türlü arkadaşlarına anlatamayan, resim çizerken suret çizmeyen, yemek yerken elini yere koymayan, suyu oturarak ve üç yudumda içen, bilgiye önem veren öğrenmeyi sevdiği gibi konuşmayı pek sevmeyen şeyma. çöpleri çöpe derdini içine atan, erken yatıp erken kalkan, ablasının yemediği pilavları yiyen, kendini sevdiren ama derin ilişki kurmayan, haksızlığa karşı susanlara ve haksızlık yapanlara "size hakkımı helal etmiyorum" diyen, her hafta sonu dolabını düzenleyen, ödevlerini cuma akşam...

neler mümkün?

  hepimiz yaş alıyoruz, bazen bunalıyoruz, ne düşüneceğimizi bilmiyoruz, akışa bırakıyoruz, sessiz kalıyoruz, çok konuşuyoruz, başa sarıyoruz, bazen öylece kalıyoruz. hepimiz nefes alıyoruz, bazen tıkanıyoruz, önümüzü göremiyoruz, sanıyoruz bazen umuyoruz, üzülüyoruz bazen gülüyoruz. hepimiz düşünüyoruz. bugünden çok yarını bazen geçmişte takılı kalıyoruz, anda kalamıyoruz. bazen düşüncelerin içinde kaybolup bulunmak istiyoruz bazen sessizliğin içinde durulmak. yaşadığımız hiçbir duygu yalnızca bize ait değil. yalnız değiliz. sadece paylaşmıyoruz bir şeyleri. ben sizinle paylaşıyorum sevgili blog dostlarım. yazıyorum. hüzünlendiğimde şiirlerimden bir dize, mutluysam sevincimi anlatan bir yazı. umudumu kaybettiysem bulmak için yazıyorum, hayallerimin gerçekliğini ummak için.  yaşıyorum.  üzüntümü de yaşıyorum sevincimi de. hayallerimi de yaşıyorum hayal kırıklığımı da. istediklerim de oluyor istemediklerim de. ağladığım da oluyor güldüğüm de.  sadece günün sonunda gül...

en güzel özelliğinin farkında mısın?

  isim analizi yaptırmaya cesaret ettiğimde -çünkü kendinden çok emin olmak ve sınırı çin seddi huzurumun hududunu düşman işgaline açacakmış hissiyatından son sürat kaçmam sebebiyle bu bir cesarettir benim için- ses kaydını dinlemeden önce 3 kere başlatıp durdurmuştum. kimdim ben? ailesi içinde her istediği yapılan, okul hayatı boyunca çok başarılı, durmaktan hoşlanmayan bu yüzden arkasına bakmadan koşan ama ardında da hiçbir şey bırakmayan bu yüzden yükü hafif olsun diye az insan çok huzur sözünü şiar edinmiş, hikayesi uzun çok geçmişe dayanan, vefalı, net ve duygusallığın bu netliği bulanıklaştırmasına gözyaşları eşlik eden, babasını çok seven ve dünyayı bu sevgiyle güzelleştiren, annesinin güçlü duruşundan ayakları yere sağlam basan ama kararlarının arkasında hep ablasının desteği olan, dışardan soğuk konuşunca samimi, meraklı, konuşacak bir şey varsa konuşan, kendine yeten. o denli bir yetinmek ki yalnızlıktan çok keyif alan bir kız. kendini henüz yeni anlamış biri kendini anla...

kavurmanın yanında ayran / yaşasın yarın bayram!

bayram bir kavuşmadır, büyük buluşma. herkesin hasret giderdiği, evlendiği, çocuklarla kapıdan içeri girince ne kadar büyümüşler maşallah denildiği... kaçıncı sınıfa gittiğin, ne iş yaptığının bir üzerinden geçildiği. çocuklar için şeker ve harçlık, gençler için arkadaşlarla buluşma, yaşlılar için hasret dolu bekleyiş.  insan ait olduğu yerde kendini bulur. insan ait olduğu yerde kendi olur. bir günde tüm akrabaları ziyaret edersin. hal hatır sorup mutlu etmek insanları bedava ne dersin? bizi biz yapan inançlarımız, geleneklerimiz ve bayramlarımızdır. hatırladıklarımız, hatrında kaldıklarımızdır. insanların hatrında yer edebilmek ne güzeldir. nerde o eski bayramlar diyerek özlemle geçmişe bakarken kaç bayram geçti gözlerimizin önünden. burda işte o eski bayramlar. bir arada olduğumuz, ziyaretlerde koyu sohbete dalıp bir çay daha koyduğumuz, sevdiğimiz ve sevildiğimiz, anılarla geçmişe gittiğimiz, daha çok gelin diye davet aldığımız hatırladıkça hatırlandığımız... haydi sevgili blog...

kendi evimde deplasmandayım

Resim
insan ya ağlar, ya öfkelenir, ya çay sigara ya da blog yazısı yazar sevgili dostlarım. elbette benim tercihim hep yazmaktan yana olmuştur.  bugünü bu satırlara sakladım.  öncelikle herkesin derdine sonsuz saygı duyuyor hepimize sağlık, selamet ve huşu diliyorum.  derdimin dermanı bilmem nerdedir bunun bana hediyeleri nelerdir diyorum ve şarkımı açıyor yazmaya başlıyorum. bugün 3 cüz, sayısız fetih, iftah lena hayral bab, sakin ol gerilme, akışa bırak... bıraktım da en son neyi nereye bıraktım hiç bilmiyorum sevgili dostlarım  çünkü: bugün bir şarkı olsaydı, bu şarkı bir gün olsaydı, şeyma uslanmamış ve 2 sene öncesi olsaydı, gözümün önünden eğitimler ve 5 aylık terbiyem geçerken, kahvaltıda biber ve maydanoz dengeye gelmek için ve 27 yaş döngüsünün sakinliğe büründüğü, 28 yaşımın en sevdiğim zamanlarındayken  kendi evimde  deplasmandayım bu çok acı bir şey  bilmem nasıl anlatayım lay lay lay işte tam o anda ustanın gözlerinin içine mutfak dolaplarını v...