Anlamadığım Yerleri Sorma Zamanım

Medyada "kurumsal zorlamalar" adı altında yapılan zorlamaların nasıl ve neden olduğu üzerine düşünürken meselenin özünde kendimi buldum. Ama kurum tarafından kurum içi mevzuatlara dair bir zorlama değildi benimki daha çok kurum hakkında konuşmak adına birtakım zorlamalardı. 
Ailenin de bir kurum olduğunu düşünürsek üstü kapalı konuşmamın altında yatan iğnelemeleri, kinayeleri, birtakım başka söz sanatlarını adına belki hiciv dediklerinden bir anlatımla sizleri baş başa bırakmadan önce zamanın birinde bir köşeye yazdığım "her doğru her yerde söylenir" düsturunu kendime küçük bir revize ile yeniden hatırlatıyorum: "Her doğru Akademici Soral'ın bloğunda söylenir."
Belki biraz kendimden bahsetmem gerekirse haksızlığa gelemem. Kesinlikle gelemem. Adalet duygumun bu denli gelişmiş olmasını bayramlarda ablana 20 lira sana 10 lira paydaşması mı tetikledi yoksa ablamın kendisine verilen 20 lirayı benim paramla birleştirerek ortak paydan 2'ye bölmesi mi tam olarak bilemiyorum. Ancak meselede bir haksızlık varsa maalesef haksızlık edenler için üzülerek ve bir o kadar da memnuniyetle söylüyorum ki susamıyorum. 
Galiba hayatın ilerleyişi de benim karşıma hep bu şekilde meseleleri çıkarıyor. Otobüs sırasında önüme geçenler, üniversitede çan sistemi, konuşmalar neticesinde değişen notlar (belki yanlış anlaşılmış belkide pardon pardon yanlış alınmış notlar, sonuçta yazınsal hataların düzeltimi önem arz eder böyle öğrenmiştik), herhangi bir adaletsel düzen içerisindeki ilerleyişi bozan küçük büyük fark etmeden gerçekleşen başka başka olaylar...
Dünyada bu kadar şey olup biterken diye sizler başlamadan şunları söylemek isterim ki -sonuçta o kadar akademici soral diyorum kendime- her şeyin bir makrosu bir de mikrosu mevcuttur. Sorunlara da böyle yaklaşılır. Örneğin küresel ısınma sonucu buzulların erimesi ve ekolojik dengenin bozulması sonucu kuraklığın meydana gelmesine karşı dişlerimizi fırçalarken musluğu kapatmamız gibi. 
Yani netice itibariyle değindiğim şeylerin makro yansımalarına dair inancım tam bir şekilde daha çok mikro olgulara değinmek ekolündeyim. 
Hayatta başınıza birçok haksızlık gelebilir çünkü herkes doğru şekilde yaşamayı tercih etmeyebilir. Ancak 5 yıllık eğitim öğretim hayatımın tümünün mücadeleyle geçmiş olması beni gerçekten haksızlık, haklılık ve hak savunma konularında uzmanlaştırdı. Bölümüm Türkçe oldu, 3 kere ismi değişti, konferans salonunda kol hizasında sınavlara girdim, çan sistemi tarafından başkalarının insiyatiflerinin gölgeleri altında adalet aradım, tez yazdım ve daha bir sürü şey. 
Ne anlatmak istediğimi tek cümle ile ifade edebilirim ancak bir İletişim Bilimleri öğrencisi olarak yok hayır bir Medya ve İletişim Sistemleri öğrencisi olarak hayır hayır bir Medya ve İletişim öğrencisi olarak hedef göstermemem konusunda epey bilgi sahibi olduğumu söyleyebilirim. Ama herkesin anlayabileceği şekilde hedefimde akademi heyulasının var olduğu doğrudur. Ancak buna ne bir kurum ne bir insan ne de başka bir şey diyebiliriz. Ben derim fakat siz diyemezsiniz. Bende burada dememeliyim. Otosansür olduğunu zannediyorsanız yanılıyorsunuz bazen ne olup bittiği açıkça ifade edilmediğinde daha eğlencelidir. 
Söylemsel analizlerim doğrultusunda birçok kanıya varmış olabilirim. Mesela biri bir şeyi yapamadığında onu geçiştirmek, yapmış gibi göstermek yerine bunu ona söyleyen olmaktan korkmayın. Yapabilen ile yapamayan ayrımını yapabilin. Sonra yapamayana yardım edin. Ama yapamayanı geçiştirmek için yapanla bir tutmayın. Kimseye haksızlık yapmayın. Bunu herkese değil kendilerini bilenlere söylüyorum elbette. Bilerek kimseye haksızlık yapmayın. Çünkü mesela ben haksızlıklara tahammül edemiyorum. Şimdi belki yazıyorum ancak bekliyorum.
Bir topluluk içerisinde herkesi yok etmeyin. Etmediğinizi zannediyorsunuz ama yaptığınız bu. 
Adaletli olun. Rica ediyorum çünkü olmalısınız.
Ulaşım sektörü; otobüsler, arabalar, vapurlar örneğin iletim; telgraf, posta ya da iletişim; gönderici, alıcı veyahut ilim; bilgi, enformasyon ya da im; gösterge. Muhakkak siz daha iyi bilirsiniz benimki naçizane bir soru işareti. Sonuçta hep denmiyor muydu anlamadığınız yerleri sorabilirsiniz.
Şimdi soruyorum.
Sırası mı değil? 
Ama yinede soracağım çünkü hep denmiyor muydu sorarak öğrenirsiniz.
Şimdi soruyorum.
Bu yaptıklarınız haksızlık değil mi?
Anladım öğretmenim. 

Akademici Soral diyor ki;
Gün gelecek yerler değişecek
Soral o zamanda haksızlıkla eğişecek
Haziran sonu mezunum kadroda yerleri açın
Dil puanım yok ama top yuvarlak daha ilk yarısı maçın

Sayın yolcularımız lütfen "yav nolacak 18 yerine 19 numaraya oturduysak" demeyerek kendi numaralarınız yazılı olduğu koltuklara oturunuz. Herkese iyi uçuşlar dileriz!  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

annem gül'dü çiçekler girdi gönlüne'

kendi evimde deplasmandayım

hüznün ertesi