Hiç Anlamam


Bazı şeyleri yazamamak değilde kurumsal kimliğimizin bağlayıcılığı söz konusu diyelim. Benim kuramsal kimliğimde kayıtlı olduğum derslerdeki öğrenci numaram. İlkokulda Milli Eğitim Bakanlığı'nda devlet kurumunda okuyan bir öğrenci olduğum için adıma dair bir dosya olduğunu düşünürdüm. Nedense mavi renkli. Şimdi okulda adıma dair dosyalar olduğunu bilsem bile görmek istediğimde ya da lazım olduğunda öğrenci işleri sağ olsun bu dosyaları almak için çok sağlam nedenlerimiz olmalı.
Öncelikle öğrenci işlerindeki işleyişi hiç anlamam.
Geçenlerde sistemde muaf gözükmediğim dersimi konuşmak için yanlarına gittiğimde sorunu çözdüklerini sisteme yansımasının zaman alacağını sebep sunarak beklemem gerektiğini söylediler. Oysaki ben zaten bunu bildiğim için fark ettiğim andan itibaren 2 hafta kadar beklemiştim. Yinede itiraz etmeyerek bu sorunu kendi yollarımla halletmeye karar verdim. Sistemde gözükmeyen ders için sekreterlikten imzalı kağıt aldım ve öğrenci işlerini bu kağıdı sisteme girmeleri yönünde ikna ettim. Böylelikle haberleri olmadan sistemsel bir problemi önceden fark etmiş ve hatta çözmüştüm. Fakat bilenler bilir öğrenci işlerinde çözümsel bir sonuca varmak öyle kolay değildir. Kağıdı teslim etmem üzerinden günler geçiyor geceler dönüyor fakat sistemimde bir değişiklik olmuyordu. Vaktim olan bir gün yine meşhur öğrenci işlerinin kapısını çaldım ve durumu anlattım. Dersi sisteme girdiğini söylediği anda onu onun silahıyla vurarak sistemde bunun gözükmediğini hemencik söyleyiverdim. Ve sonra dakikalar süren kağıt aramaları.... Evet kağıt kaybolmuştu. Ben arayıp sormasam beni arayıp soran olmayacaktı. (Çünkü geçen sene aynı dersten verdiğim kağıt böyle bir serüvende yok olmuştu.) Gerekli her yere bakıldı işin ciddiyeti kavrandı. Baktım beklemekten fayda yok onu bu keşmekeşle baş başa bıraktım. (Belkide alışık olduğu bir durumdu.) İçten içe öyle mutluydum ki. Bu şekilde çalışmalarının karşılarına böyle hatalar çıkaracağını biliyordum ve bunu görmek beni gerçekten çok mutlu etti. Aradan geçen zaman beraberinde kağıdımı geri getirdi. Ve sorun halledildi.
Bir dersi sisteme eklemek için 1 buçuk aylık mücadeleye ne gerek vardı işte onu hiç anlamadım.
Ve bir başka sorun olarak ders anlatmayan hocanın sınavda soracağı konuları söylemesini hiç anlamam.
Gerçekten sınavların öğrencilerin bilgi seviyelerini ölçtüğünü düşünenler varmış demek ki. Çünkü biz kendi kendimize öğreniyoruz. Böylelikle sınavlarda tamamen kendi bilgi seviyemiz ölçülüyor. Onunda ne kadar doğru yapıldığı tartışılır ama böyle bir tartışmaya hiç girmeyeceğim.
Ama şöyle düşünün gerçekten hiç ders anlatmamak. Tam anlamıyla hiç. Olsun biz yine okuyup öğrenip o kağıtları doldurup ''anlatmış hissi'' yaşatacağız. Ama şimdilik.
Bir işin olurunu olmazını bilmeden bir şeyleri seçenekmiş gibi sunan hocaları da hiç anlamam.
Açıkça yazmak isterdim fakat şöyle düşünün paranız yok ama biri sizden gidip bir galeriden araba satın almanızı istiyor. Çünkü galericiden rica ederseniz bunu deneyimlemek bile size bir şeyler katabilir. Sonrası sizin yine her şeyi kendi başınıza yapmanız. Ama antin kuntin bir meseleniz olursa onun çözümü muhakkak vardır. Siz yeter ki gerçekten çözülmesi gereken, mantıklı sorunlar getirmeyin. Aklı selim sorular sormayın.
Gerçekten çok şeyi sorguluyorum. Her şeyi sorguluyorum. Yalnızca şundan eminim akademik olarak bir cümle bile yazdıysam hiçbirinin ilhamı siz değilsiniz. (Diğerleri olabilir ama siz değilsiniz.) Bunu söylemekte öyle özgür ve emin hissediyorum ki sizi çünkü o ilham annem, babam, ablam, ablamın arkadaşları, arkadaşlarım hatta tez yazarken onlarında arkadaşları hatta iş arkadaşları, her zaman için dedem, ananem ve tüm akrabalarım ve başka insanlar. Ama siz değilsiniz. Çünkü siz sorduğum sorulara cevap alamadığım kişilersiniz. Ve cevap verenler hep bir başkaları. Siz eleştirel yanımı güçlendirenlersiniz. Olmam gereken yeri bana daha çok hatırlatanlar.
İşte bu yüzden ben bazı insanları hiç anlamam.
Bunları yazmama sebep olacak kadar sorun değilse yaptıklarınız, davranışlarınız bence benimde bunları dile getirmem bir sorun olamaz. Hem siz kimsiniz ki? Belkide siz değilsiniz.
Sayın yolcularımız lütfen kemerlerinizi bağlayıp, koltuklarınızı dik konuma getiriniz. Çünkü bu sefer yolculuğumuz başlıyor!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

annem gül'dü çiçekler girdi gönlüne'

kendi evimde deplasmandayım

hüznün ertesi