Sanat, Edebiyat ve İdeoloji Bağlamında Kardeş Yetiştirmek: Şeyma Soral Örneği
Benden tam olarak 1 sene 5 ay 10 gün önce doğmuştu. Tüm bunların yaşanmasının sebebi bu önceliğiydi. Çünkü abla olmuştu. 7 Eylül günü olup bitene bir tepki vermesinin anlamsız olabileceğini düşünebilirsiniz ama ablam ben doğmadan 7 ay önce zaten konuşmaya ve yürümeye başlamıştı. Benim sayemde ya da benim yüzümden hayata çok hızlı atıldı.
Doğuştan zeki olmasının yanı sıra abla olmanın kendisine verdiği temel birtakım haklar sayesinde küçüklüğüm ailenin saf çocuğu olmakla geçti. Yemediği pilavlarını yedirdiği, içmediği sütlerini içirdiği, annem sinirlendiğinde savunucusu olan bir yardımcıydım ben onun için. Ablalık duygusunu hissetmesi için hiçbir şey yapmasına gerek yoktu çünkü ben kardeşliğimi fazlasıyla hisettiriyordum.
Tüm başarılarının tersi bir çocuktum. Okula başladığında bilmiş bir şekilde anneme kendisini beklememesi gerektiğini, çocuk olmadığını söylemişti. Oysa ben 5. sınıfa kadar ağlayarak gitmiştim. Akrabalarımızda rahatlıkla kalabiliyordu. Oysa ben annem ve babamdan ayrılamadığım için akşamları tıpış tıpış eve dönen çocuktum. Birinci sınıfa başladığımda tatlı olduğum için arkadaşlarının bana ilgi göstermesini kabullenememiş ve benimle hiç ilgilenmemişti. İşte o yıllardan sonra ablalık ne demek en detaylı şekilde öğrenecekti ve hatta çok sevecekti.
1. sınıfa gittiği yıllarda eve gelmesini heyecanla beklerken ödevlerini yapmasını izler ve bende onu taklit ederdim. Çok kitap okurdu ve bende okurdum. Çok fazla konuşurdu ve ben hiç konuşmazdım. O sosyal olandı bense ağlak olan. Başarılı, başarısız tüm yaramazlıklarımızın baş elamanıydı bense yardımcı oyuncu. Ona karşı üstün olabildiğim tek başarım yemek yememdi. Uzun yıllar 19 kilo olması sebebiyle her yemekte annem tarafından uyarılır bense aferin alırdım.
İlk ve ortaokul yıllarımda ablam olmasının en büyük şansı ödevlerime yardım edecek birinin olmasıydı. Alüminyumla kapladığı karton sunumlarım, teknoloji tasarım derslerinde yenilikçi fikirleri, fen ve teknoloji çalışma kitabından geçirdiğim cevaplar...
Sonra büyüdük. Ablama seslendiğimde bana söyle ablam diye karşılık vermeye başlamasıyla hayat o noktadan sonra daha yaşanılabilirdi.
İnsanın ablasının olması ne mi demek? Şöyle düşünün yaşayabildiğiniz 1 hayat hakkınız var ama sahip olduğunuz ve sizin gibi yaşanan 1 hayat daha var. Bir yol göstericiniz aynı zamanda bir yol arkadaşınız var. Gecenin bir saati uyandırıp konuşabildiğiniz, onun için sabaha kadar ödevlerine yardımcı olduğunuz bir insan. Sizin önünüzde yaşanan bir hayat var.
Ablamla ilk ve tek ayrılığımız lise son sınıfta yurtta kalmasıydı. Başlangıçta bu benim için dolaptaki istediğim kıyafeti giymem ve odanın ışığını istediğim saatte kapatmam demekti. Ki bunların hepsini de yaptım. Ancak düşündüğüm kadar da eğlenceli değildi.
İnsanın ablasının olması yaşayacağı hayatla ve ailesiyle arasında bir aracı olması demek. Bugün bir sosyal bilimci olmanın ne demek olduğunu biliyorsam bu hocalarımdan önce ablamın sayesindedir. Bugün bir sosyal bilimci olmak istiyorsam bu ablamın sayesindedir. Sınavlara çalışırken en vazgeçmek istediğim anda yanımda olması ve "Şuan gıcıklığından böyle yapıyorsun aslında sende bırakmak istemiyorsun hadi boşver devam et" diyerek gıcık olmama müsaade etmemesi benim için çok değerli. Tüm bir çocukluğumda, tüm bir okul hayatımda, tüm tatillerimizde, tüm dışarıda ve evde geçirdiğimiz vakitlerde önce beni düşündüğü için teşekkür ederim. Benim ona kattıklarımı kendisine katabilecek bir kişi olmamda yanımda olduğu içinde teşekkür ederim.
Sayesinde bir iletişim bilimci oldum. Sayesinde blog yazıyorum. Ve sayesinde postmodernizmin kentsel dönüşümleri hakkında çaresiz şeyler konuşabiliyorum. Beni ciddiye aldığın için, benimle ciddi tartışmalar yaptığın için, gerektiğinde yerlere atılan çöplerin geleceğe verdiği zarardan konuştuğumuz için, uyusamda beni tiyatroya götürmekten vazgeçmediğin için, bir kütüphane dolusu kitap için, edebiyat kuramlarını benimle paylaştığın için, yalnızca adlarını bilmenin bile hayatımı kurtardığı Jale Parlalar, Ahmet Hamdiler için, bilmediğim halde attığım konulara tahammülün için, sanatla yakınlığını benimle çoğullaştırdığın için, Derrida'nın okunuşu için çok teşekkür ederim.
Şeyma onu yemez, Şeyma öyle sevmez gibi cümlelerle beni tanıyıp kimi zaman hayatımı kurtardığın için, küçükken yediğim pilavlara karşılık misafirliklerde sevmediğim ama tabağıma konulan yemekleri yediğin için çok teşekkür ederim.
Ablanızın olması demek seçilmiş arkadaşlarınızın olması demek. Beni arkadaşlarınla tanıştırdığın içinde çok teşekkür ederim. Hayatı öğrenip bana öğrettiğin için teşekkür ederim.
Bazen dinlettiğin müzikleri sevmesemde, kuram kitaplarının adlarıyla dalga geçsemde, seni halkla ilişkiler belasının içine soksamda, geceleri başını ağrıtıp gün içinde çok konuşsamda, bazı sorumluluklarımdan sen sorumlu olsanda biz iyi bir ikiliyiz!
İyi yolculuklar!
Doğuştan zeki olmasının yanı sıra abla olmanın kendisine verdiği temel birtakım haklar sayesinde küçüklüğüm ailenin saf çocuğu olmakla geçti. Yemediği pilavlarını yedirdiği, içmediği sütlerini içirdiği, annem sinirlendiğinde savunucusu olan bir yardımcıydım ben onun için. Ablalık duygusunu hissetmesi için hiçbir şey yapmasına gerek yoktu çünkü ben kardeşliğimi fazlasıyla hisettiriyordum.
Tüm başarılarının tersi bir çocuktum. Okula başladığında bilmiş bir şekilde anneme kendisini beklememesi gerektiğini, çocuk olmadığını söylemişti. Oysa ben 5. sınıfa kadar ağlayarak gitmiştim. Akrabalarımızda rahatlıkla kalabiliyordu. Oysa ben annem ve babamdan ayrılamadığım için akşamları tıpış tıpış eve dönen çocuktum. Birinci sınıfa başladığımda tatlı olduğum için arkadaşlarının bana ilgi göstermesini kabullenememiş ve benimle hiç ilgilenmemişti. İşte o yıllardan sonra ablalık ne demek en detaylı şekilde öğrenecekti ve hatta çok sevecekti.
1. sınıfa gittiği yıllarda eve gelmesini heyecanla beklerken ödevlerini yapmasını izler ve bende onu taklit ederdim. Çok kitap okurdu ve bende okurdum. Çok fazla konuşurdu ve ben hiç konuşmazdım. O sosyal olandı bense ağlak olan. Başarılı, başarısız tüm yaramazlıklarımızın baş elamanıydı bense yardımcı oyuncu. Ona karşı üstün olabildiğim tek başarım yemek yememdi. Uzun yıllar 19 kilo olması sebebiyle her yemekte annem tarafından uyarılır bense aferin alırdım.
İlk ve ortaokul yıllarımda ablam olmasının en büyük şansı ödevlerime yardım edecek birinin olmasıydı. Alüminyumla kapladığı karton sunumlarım, teknoloji tasarım derslerinde yenilikçi fikirleri, fen ve teknoloji çalışma kitabından geçirdiğim cevaplar...
Sonra büyüdük. Ablama seslendiğimde bana söyle ablam diye karşılık vermeye başlamasıyla hayat o noktadan sonra daha yaşanılabilirdi.
İnsanın ablasının olması ne mi demek? Şöyle düşünün yaşayabildiğiniz 1 hayat hakkınız var ama sahip olduğunuz ve sizin gibi yaşanan 1 hayat daha var. Bir yol göstericiniz aynı zamanda bir yol arkadaşınız var. Gecenin bir saati uyandırıp konuşabildiğiniz, onun için sabaha kadar ödevlerine yardımcı olduğunuz bir insan. Sizin önünüzde yaşanan bir hayat var.
Ablamla ilk ve tek ayrılığımız lise son sınıfta yurtta kalmasıydı. Başlangıçta bu benim için dolaptaki istediğim kıyafeti giymem ve odanın ışığını istediğim saatte kapatmam demekti. Ki bunların hepsini de yaptım. Ancak düşündüğüm kadar da eğlenceli değildi.
İnsanın ablasının olması yaşayacağı hayatla ve ailesiyle arasında bir aracı olması demek. Bugün bir sosyal bilimci olmanın ne demek olduğunu biliyorsam bu hocalarımdan önce ablamın sayesindedir. Bugün bir sosyal bilimci olmak istiyorsam bu ablamın sayesindedir. Sınavlara çalışırken en vazgeçmek istediğim anda yanımda olması ve "Şuan gıcıklığından böyle yapıyorsun aslında sende bırakmak istemiyorsun hadi boşver devam et" diyerek gıcık olmama müsaade etmemesi benim için çok değerli. Tüm bir çocukluğumda, tüm bir okul hayatımda, tüm tatillerimizde, tüm dışarıda ve evde geçirdiğimiz vakitlerde önce beni düşündüğü için teşekkür ederim. Benim ona kattıklarımı kendisine katabilecek bir kişi olmamda yanımda olduğu içinde teşekkür ederim.
Sayesinde bir iletişim bilimci oldum. Sayesinde blog yazıyorum. Ve sayesinde postmodernizmin kentsel dönüşümleri hakkında çaresiz şeyler konuşabiliyorum. Beni ciddiye aldığın için, benimle ciddi tartışmalar yaptığın için, gerektiğinde yerlere atılan çöplerin geleceğe verdiği zarardan konuştuğumuz için, uyusamda beni tiyatroya götürmekten vazgeçmediğin için, bir kütüphane dolusu kitap için, edebiyat kuramlarını benimle paylaştığın için, yalnızca adlarını bilmenin bile hayatımı kurtardığı Jale Parlalar, Ahmet Hamdiler için, bilmediğim halde attığım konulara tahammülün için, sanatla yakınlığını benimle çoğullaştırdığın için, Derrida'nın okunuşu için çok teşekkür ederim.
Şeyma onu yemez, Şeyma öyle sevmez gibi cümlelerle beni tanıyıp kimi zaman hayatımı kurtardığın için, küçükken yediğim pilavlara karşılık misafirliklerde sevmediğim ama tabağıma konulan yemekleri yediğin için çok teşekkür ederim.
Ablanızın olması demek seçilmiş arkadaşlarınızın olması demek. Beni arkadaşlarınla tanıştırdığın içinde çok teşekkür ederim. Hayatı öğrenip bana öğrettiğin için teşekkür ederim.
Bazen dinlettiğin müzikleri sevmesemde, kuram kitaplarının adlarıyla dalga geçsemde, seni halkla ilişkiler belasının içine soksamda, geceleri başını ağrıtıp gün içinde çok konuşsamda, bazı sorumluluklarımdan sen sorumlu olsanda biz iyi bir ikiliyiz!
İyi yolculuklar!
Yorumlar
Yorum Gönder