Biten Bir Tezin Ardından
Şimdi anlatacaklarım kimilerine biraz abartı kimilerine ise yaşadıklarının tıpkısının aynısı gelebilir. Akademici Soral olarak söylediklerim anlaşılmasa bile içinizden "sen sıkma canını her şey yoluna girer" dediğinizi hep duyar gibi olduğum için sizleri kendimden biri gibi görüp başlıyorum yazmaya.
8 Ekim günü araştırmaya, 22 Kasım Perşembe günü yazmaya başladığım tezim 22 Mart Cuma günü bitti. 5 ayda evrensel tüm duyguları yaşanabilecek en hızlı ve en zamansız şekilde yaşadım. Ve elbette çevremdeki herkese de yaşattım. Tez tamamıyla bir mücadeleydi. Ayşe anlar ne demek istediğimi çünkü onun için de hep bir mücadeleydi. Hiç bilmediğiniz bir şeyi hiç bilmeyen birileriyle yapmaya çalışmak herkesi son derece yoracak bir şeydir. Gerçekten bilmesi gerekenler sesinizi duymuyorsa yanınızda olanlar ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarında bunun adı mücadele olur. Sorması gerekenlerin sormadığı ama dedemin sorduğu Şeyma'nın tezi bitmiş mi diye, tebrik etmesi gerekenlerin etmediği ama annemin babama müjdelediği Şeyma'nın tezi bitmiş diye bir mücadele serüveni.
Bilmiyorsanız birine danışın. Sanırım tez yazmakta hep bilmemek ve danışmak demekti. Edebiyat okuyan ablamın entelektüel sosyal bilim bilgilerinden yararlanmak, bilmediği halde fikir yürütüp sorularıma cevap vermeye çalışmasıydı danışmak. İkimizde bilmediğimiz halde birbirimize bir şeylerde yardımcı olmaya çalışmaktı Ayşe'ye danışmak. Ve daha birçoklarına.
22 Mart günü ilk teşekkürümü ettim. İlk mutluluğumu paylaştım. Tezimi okula teslim ettikten sonra da basılı olarak paylaşacağım. Tüm yorgunluğumu şımarıklığa vurup dedemlerin evine tez bırakacak olmak hakkımmış gibi hissediyorum. 95 sayfanın son noktasını koyduğumda aslında mücadele etmeyi sevdiğimi fark ettim. Belki de dümdüz yaşayıp gitmek varken mücadele etmeyi seçmek her şeyi farklı kılıyordu. Kimi zaman bunun içerisinde haksızlıklar baskın olsa da kimsenin kimsede hakkının kalmayacağının -ablamın defalarca söylemesi ile- pek tabii farkındayım. Yaptığım şeyin beni memnun ve mutlu hissettirmesi sanırım güzel bir sonuç elde ettiğimin güzel de bir göstergesi.
Kurumsal zorlamaların yerini yeni bir kuram ile dolduracak olsam sanırım bu mücadelem sonucu kurumsalı zorlamalar olabilirdi. Ama bence tüm bu yaramazlıkları yapmayı da hak ediyorum. O zaman tezimi tüm bir akademik gürültünün içerisinde kaçırıp sevdiklerime ve aileme ithaf ediyorum.
Öncelikle buradan Edward Snowden'a yalnız olmadığını, Giddens'a meselenin öyle olmadığını ve Eirik Lokke'ye bir varisinin yetiştiğini söylemek istiyorum. Akademinin içerisinde kimilerinin heyulası olacağım günlere az kaldığını düşünüyorsanız eğer şuan o günlerin içerisindeyiz bilenler bilmeyenlere haber versinler.
Danışmak bir nevi tanışmaksa eğer, tanış olduklarımıza danışıyorsak eğer danıştıklarımın ötesine bir serzeniş/sesleniş olsun o zaman;
Gelin tanış olalım/ İşi kolay kılalım/ Sevelim sevilelim/ Dünya kimseye kalmaz.
İlim, ilim bilmektir/ İlim, kendin bilmektir/ Sen kendin bilmezsen/ Ya nice okumaktır.
Sayın yolcularımız, iyi yolculuklar!

Yorumlar
Yorum Gönder