Buhranlarımız I- Mail İle İletişebilmek Ve Yetişebilmek

Mail; günümüzde toplumsal revizasyonlarının tamamlandığını sanmamız sonucu hayallerimizde, akıllarımızın bir köşesinde bizlere mektubu anımsatan ama asla mektup olmayan postmodern anlamda -mış gibi yapan yinede boşlukları dolduran, içimizi bir nebze rahat ettiren kimilerinin kurumsal kimilerinin kurgusal yazışmalarını yaptığı bir elektronik yazım tekniğidir.
Bu tanımlamamdan sonra Türk Dil Kurumu tarafından aranmazsam -bu bir tebrik ya da işe alım olabilir veyahut tanımım literatüre geçse de yeter- kalbim kırılır, üzülürüm. 
Nasıl ki daktilodan klavyelere geçtiysek bizde mektuplarımızın zarflarını kapatıp mail dönemine geçtik. Ancak hatırlatmakta fayda var kimseler bilmese bile hala mektuplaşmak gibi bir eylem mevcudiyetini korumaktadır.

Mektup serüvenim ilkokulda uzaktaki bir akrabamıza mektup yazmak ödevi ile başladı. Yaşlı sayılmam sadece nesil hızlı ilerliyor. Mektup yazmak ödevini mutlulukla karşıladım ancak en uzaktaki akrabam birkaç ilçe ötemizde oturuyordu. Yine mektuptan ve yazmaktan uzaklaşıp uzakta akraba aramaya başladım. Sonunda annem köyümüzün öğretmeninin eşine mektup yazabileceğimi söyledi. Kendisiyle yazdan yaza bir iletişimimiz olsa da mektup yazacak başka kimse olmadığı için bunu kabul ettim. Adresler alındı mektuplar yazıldı ancak o mektup Sivas'a hiçbir zaman ulaşmadı. Evrensel düzlemde kaybolan bir mektubumun olması o zamanlar beni oldukça üzmüştü. Belki mektup yazmaya küseceğimi düşünmüşsünüzdür ancak küsmedim. Postacılar mektupları kaybediyorsa o zaman postacılık işini de ben üstlenirdim. Bu yüzden yazmakta ulaştırmakta artık benim görevimdi. Ulaşım olanaklarının kısıtlı olması sebebiyle bir sonraki mektubumu anneme yazdım. Sonuçta çocuktum ne kadar uzağa gidebilirdim ki? Böylelikle mektup yazmak artık benim için bir alışkanlık oldu. Öğretmenlerime, arkadaşlarıma, aileme kısaca değer verdiğim herkese yazdım. Sonraları mektup arkadaşlarım oldu. Mektup yazarak tanıdığım başka şehirlerde yaşayan hatta kimileri başka ülkelerde bir sürü mektup arkadaşı... PTT'nin posta ibaresinin mektup ayağının devamlılığının bir sebebi de biz olabilirdik. Hala yazmaya devam ediyorum. Hala ulaşmayan mektuplarım var. Postayla mektup göndermediyseniz muhakkak yazmanızı, postalamak için sıra beklemenizi, çevrenizdeki şaşkın bakışlarını gururla karşılamanızı ve mektup beklemenin heyecanını yaşamanızı çok isterim.

Tekrar mail meselesine dönecek olursam postacıların kaybettiği mektuplarımın üzüntüsü ve zamansallığın yavaşlığını gideren bir başka araç daha buldum. Belki kimse maili bu amaçla kullanmıyor ama gelen kutunuzda bir mektup görseniz bence sizde ona bir karşılık yazmak istersiniz. 
Çünkü bu elektronik haberleşme, uygulamalar üzerinden mesajlaşmak gibi kısa ya da anlık bir şey değil. Gerçekten yazmanın ta kendisi. Bir arkadaşım bu durumu "zamane mektuplaşması" olarak dile getiriyor. 
Mail üzerinden kurumsal konuşmalar yapabileceğiniz gibi kurgusal konuşmalarda yapabilirsiniz. 
Bence bir deneyin. Çünkü iletişim sözle başlar yazmakla sürer. Telefonlarımızda mesajlaşırken sözü kullanmıyorsak yazdığımız o kısa mesajlara da yazımsal bir anlam yüklemek haksızlık olur. 
Duygularınızı, hislerinizi ifade etmek için daha uzun yazmaya ihtiyacınız olabilir. 
Sevgili insanlar evinizde mevcut bir beyaz kağıda adresini bildiğiniz, çok sevdiğiniz birine bir mektup yazın lütfen. Sevgili elektronik çağın dijitalleşmenin aracısı güzel insanlar mail hesaplarınıza her girdiğinizde mail adresini bildiğiniz, çok sevdiğiniz birine bir mail yazın lütfen. 
İnsanları mutlu etmek çünkü çok kolay.
Sayın yolcularımız uçuşumuz esnasında sizleri uzaklarda özlemle anan birilerine bir şeyler yazmak isterseniz koltuğunuzun yan kısmında bulunan beyaz kağıtları kullanabilirsiniz. Ayrıca uçuşumuz esnasında bir kereye mahsus olmak üzere elektronik cihazlarınızı uçak modundan çıkarıp mail hesabınıza girerek mutlu etmek istediğiniz kişilere bir şeyler yazabilirsiniz. Uzunca bir şeyler. 
İyi yolculuklar!
Dipnot: Mail konu başlığı hakkında danışmanlık yapılır.
Bakınız: "Gözlükleriniz kafanızın üzerinde olabilir mi?", "Gözlükleriniz hala kafanızın üzerinde olabilir mi?", "İyi günler ilerde anane.", "Sevdiğimi anlatırken çektiğim resmin arkasındaki satırlar.", "Akademik bir yoldayım okuyorum gündüz gece."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

annem gül'dü çiçekler girdi gönlüne'

kendi evimde deplasmandayım

hüznün ertesi