Buhranlarımız II- Dönüp Bir Kendimize Bakmamak
Ticari diploma; devam zorunluluğu olmayan, hocaların nedendir bilinmez dersten kalmak için özel çaba harcayan öğrenciyi bile geçirdiği, derse sınıfın whatsapp grubundan dahil olunarak ve okula gelip sınıf haricinde binanın her yerinde gezinerek belirli bir ücret karşılığında alınan kağıt parçasıdır.
Üniversite mezunlarının işsizleşmesi ve diplomalarının bir kağıt parçası niteliği kazanmasının asıl sebebi bu ticari diploma sahipleridir. Hiçbir demografik sınırlandırmaya sahip olmaksızın her türden insan bu diplomayı almaya hak kazanabilir. Başlangıçta dezavantajlı bir durum olarak gözüksede deneyimleyen insanlar bu durumdan oldukça keyif almaktadır.
Akademiyi okullaştıran ve yetmeyerek oyunlaştıran ancak kendilerini olgunlaştırmayan bu insanların her daim başka bir işleri ya da bitmeyen isteksizlikleri vardır. "Ne gerek var" soru kalıbıyla yaşayan bu insanlar bilişsel bir çatışma içerisinde olup gereksiz gördükleri şeylerden de vazgeçmemektedirler. Olur da kazara bu insanlarla birlikte bir ödev yapmak durumunda kalırsınız ne demek istediğimi ancak o zaman anlayabilirsiniz.
Üniversite hayatım bu insanlarla içsel münakaşalarım ve dışsal mesafelerim ile geçti. Hiçbir şey öğrenmeden -anlamamak değil- bir üniversitenin herhangi bir bölümünden mezun olmak ne anlam ifade edebilir ki? Hani herkesin ağızlarının içinde dolu dolu bu sistem insanları böyle yapıyor, doğru düzgün bir eğitim sistemimiz mi var diye söylendiği o bağırtılar var ya inanın bu insanlar için böyle bir isyana değmez. Bu insanların sistemle, eğitimle hiçbir dertleri ya da dertlenmeleri yok. İnanın keyiflerince gülüp eğleniyor ya da gezip dolaşıyorlar. Bizden daha çok biliyor, daha çok konuşuyorlar. 4 senedir okula sayıla gelmiş birinin eğitim sisteminden önce kendi sistemini eleştirmesi gerekmez mi? Bu nasıl bir sorumluluk bilincidir?
Bazı şeyleri kabul edelim;
- Üniversiteler para karşılığında diploma alan insanlarla dolu.
- Toplu taşıma araçları gözünü ekrandan bir an olsun kaldırmayan insanlarla dolu.
- Okullar sorumluluk bilinci yerine oturmamış hatta hiç oluşmamış öğrencilerle dolu.
- Sosyal medya eleştirinin bıkkınlığının son evresi.
Bunların sorumlusu bizzat biziz. Başkasına suç atıp, sorunun sebeplerini başka yerlerde aramaya ne gerek var ki? Çok basit: KABUL EDİN.
Ve sonra otobüs kavgasına dönüşecek şekilde değil sakince ne yapmanız gerektiğini düşünün. Birileri her zaman bir şeyleri eksik yapacak. Bunu tamamlayan siz olun. Önce kendi boşluklarınızı, eksiklerinizi tamamlayın.
Sayın yolcularımız, seferler iptal!
Akademiyi okullaştıran ve yetmeyerek oyunlaştıran ancak kendilerini olgunlaştırmayan bu insanların her daim başka bir işleri ya da bitmeyen isteksizlikleri vardır. "Ne gerek var" soru kalıbıyla yaşayan bu insanlar bilişsel bir çatışma içerisinde olup gereksiz gördükleri şeylerden de vazgeçmemektedirler. Olur da kazara bu insanlarla birlikte bir ödev yapmak durumunda kalırsınız ne demek istediğimi ancak o zaman anlayabilirsiniz.
Üniversite hayatım bu insanlarla içsel münakaşalarım ve dışsal mesafelerim ile geçti. Hiçbir şey öğrenmeden -anlamamak değil- bir üniversitenin herhangi bir bölümünden mezun olmak ne anlam ifade edebilir ki? Hani herkesin ağızlarının içinde dolu dolu bu sistem insanları böyle yapıyor, doğru düzgün bir eğitim sistemimiz mi var diye söylendiği o bağırtılar var ya inanın bu insanlar için böyle bir isyana değmez. Bu insanların sistemle, eğitimle hiçbir dertleri ya da dertlenmeleri yok. İnanın keyiflerince gülüp eğleniyor ya da gezip dolaşıyorlar. Bizden daha çok biliyor, daha çok konuşuyorlar. 4 senedir okula sayıla gelmiş birinin eğitim sisteminden önce kendi sistemini eleştirmesi gerekmez mi? Bu nasıl bir sorumluluk bilincidir?
Bazı şeyleri kabul edelim;
- Üniversiteler para karşılığında diploma alan insanlarla dolu.
- Toplu taşıma araçları gözünü ekrandan bir an olsun kaldırmayan insanlarla dolu.
- Okullar sorumluluk bilinci yerine oturmamış hatta hiç oluşmamış öğrencilerle dolu.
- Sosyal medya eleştirinin bıkkınlığının son evresi.
Bunların sorumlusu bizzat biziz. Başkasına suç atıp, sorunun sebeplerini başka yerlerde aramaya ne gerek var ki? Çok basit: KABUL EDİN.
Ve sonra otobüs kavgasına dönüşecek şekilde değil sakince ne yapmanız gerektiğini düşünün. Birileri her zaman bir şeyleri eksik yapacak. Bunu tamamlayan siz olun. Önce kendi boşluklarınızı, eksiklerinizi tamamlayın.
Sayın yolcularımız, seferler iptal!
Yorumlar
Yorum Gönder