Gogol'un Paltosunu Baudrillard'a Giydiren Akademici Soral
Evlerimizde kaldığımız bu süreçte herkes eteğindeki taşları döküyorsa sıranın artık bana geldiğini düşünüyorum. Bloğumu takip edenler bilir küçüklüğüm okula gitmemek için ağlamak ve direnmekle geçti. Şuan bir yüksek lisans öğrencisi olarak aldığım uzaktan eğitim sürecinde ortaya tek bir sonucun çıktığını fark ediyorum: "Eğitimden uzaklaşıyorum."
Günümün çoğunu bilgisayar başında geçirmek gözlerimi, bedenimi ve beynimi yormanın yanı sıra içimi de sıkmaya başladı. Mevcut halimle bana Modern Zamanlar'da bir çarklı rolü verebilirsiniz. Ortaya koyacağım performanstan şüpheniz olmasın.
Bilgisayar sanki işlerimi kolaylaştırmıyor da bana daha fazla iş yüklüyormuş gibi hissediyorum. Eminim ki birçoğumuz böyle hissediyor. Kitap okuyarak vakit geçirmeye başlayıp bilmiş bilmiş araştırma yaptığım zamanlardan nerelere geldim haberim yok. Ve elbette beni en çok yoran derslerin online olarak işleniyor olması. Mekanın bu kadar önemli bir unsur olduğunu bu şekilde deneyimleyeceğim aklıma bile gelmezdi. Nuri Pakdil'in mekan ciddiyetindeki takım elbise metaforu olmaktan oldukça uzak Gogol'un Paltosuna ise oldukça yakınım. Ablam ısrarla Oblomov okusa da yanı başımda bir Baudrillard beni bekliyor. Gücümü Küresel Güç'ten alıyorum böylelikle.
"Can Çekişen Küresel Güç"
Velhasıl ödevler sunumlar derken Haziran ayına yaklaşıyoruz. Sonrası ders dönemini kapatıp tez dönemine geçeceğim. Küçüklüğümden beri ödev yapmayı sevmişimdir. 22 yaşımdan beri de tez yazmayı. Belki de eğitimle olan münasebetimi tamamlamış bulunuyorumdur. Öğretim ve öğrenim aşaması sırasında herkesle birlikte kendime de kolaylıklar diliyorum.
Günümün çoğunu bilgisayar başında geçirmek gözlerimi, bedenimi ve beynimi yormanın yanı sıra içimi de sıkmaya başladı. Mevcut halimle bana Modern Zamanlar'da bir çarklı rolü verebilirsiniz. Ortaya koyacağım performanstan şüpheniz olmasın.
Bilgisayar sanki işlerimi kolaylaştırmıyor da bana daha fazla iş yüklüyormuş gibi hissediyorum. Eminim ki birçoğumuz böyle hissediyor. Kitap okuyarak vakit geçirmeye başlayıp bilmiş bilmiş araştırma yaptığım zamanlardan nerelere geldim haberim yok. Ve elbette beni en çok yoran derslerin online olarak işleniyor olması. Mekanın bu kadar önemli bir unsur olduğunu bu şekilde deneyimleyeceğim aklıma bile gelmezdi. Nuri Pakdil'in mekan ciddiyetindeki takım elbise metaforu olmaktan oldukça uzak Gogol'un Paltosuna ise oldukça yakınım. Ablam ısrarla Oblomov okusa da yanı başımda bir Baudrillard beni bekliyor. Gücümü Küresel Güç'ten alıyorum böylelikle.
"Can Çekişen Küresel Güç"
Velhasıl ödevler sunumlar derken Haziran ayına yaklaşıyoruz. Sonrası ders dönemini kapatıp tez dönemine geçeceğim. Küçüklüğümden beri ödev yapmayı sevmişimdir. 22 yaşımdan beri de tez yazmayı. Belki de eğitimle olan münasebetimi tamamlamış bulunuyorumdur. Öğretim ve öğrenim aşaması sırasında herkesle birlikte kendime de kolaylıklar diliyorum.
Ve son olarak görüntülü görüşmelerim esnasında sırtımı kütüphaneme vermediğim için mutluyum. Ve elbette kamera açısı dışında bir ders alışkanlığı olarak blog yazdığım için daha da mutluyum.
Akademici Soral mutlu günler diler :)
Yorumlar
Yorum Gönder