7 Mart Tarihinde Fatih'te Olduğuma Dair Bir Bilinmezlik ve Bilmişlik
Akademici Soral'ın bloğunda toplumsal sızlanma ve eleştirilere, kuramlara ve kuramcılara, gündelik hayatın sosyolojisine kısa bir ara veriyoruz. Bugün size naçizane birini takdim etmem gerekiyor. Sevdiklerimi başkaları ile paylaşmayı pekte seven biri değilimdir. Ancak iyi ve güzel insanları anlatmamız gerekir. Hayatımızı güzelleştiren insanları anlatmamız gerekir.
Ben her 7 Mart’ta çok mutlu olurum. Bugün burda sizlere İzzet’i anlatacağım. Herkesin yüksek müsaadesi ile şahit olduğum bu 24 yıllık mücadeleyi eşlik ettiğim kadarıyla anlatmak istiyorum. Çünkü bugün 7 Mart: doğum günü.
7 Mart çok özeldir. Bir balık burcu’nun Fatih’te dünyaya geldiği ve karşılaştığıma inandığım lakin kanıtlayamadığım özel bir gün. İstesem kanıtlarım çünkü küçükken Sivas yolculuklarımda Tokat'tan geçerken hep el sallardım.
Bloğumu takip edenler aslında İzzet’i tanıyor çünkü ismini geçirmeden ondan bahsetmişliğim çoktur.
Ancak bugün bir takdim günü.
İzzet’i tanıdığım ve tanıyacağınız kadarıyla Tokatlıdır. Tokatlı olması onu birçok memleket ve anadolu meselelerine dahil eder. Tokat’ı, Tokatlı olmayı ve içerisinde Tokat olan her şeyi sever. Türküleri ve en çokta Türkiye’yi.
İyi dostlar biriktirdim hepsi ailem oldu diyebiliriz İzzet'in hayatı için. Birçok samimi ve iyi dostu vardır. İnsanları övmeyi sevmem. Ancak başarıyı, insanlığı ve emeği övmeyi pek severim. İzzet için ne mi diyebilirim? Hayatımda olmasından onore olduğum nadir insanlardandır.
İzzet insanı büyütür. Güçlü karakterinden iç dünyasına girmek oldukça zor ama girdikten sonrası epey maceralıdır. İzzet Galatasarayı, sarı ve kırmızının yan yana olduğu her şeyi gönülden sever. Terim’i “baba bizi bırakma baba” diye bağıran abi kadar çok sever.
Hayatta mesafeli olduğu şeyler listesinin başında çok şey gelir. İzzetle iyi anlaşabilmek için önce onu çözmek gerekir. Bir iletişimci olarak şansım elbette hep yaver gitmiştir.
Siyaset, ilim ve irfan yolculuğunun bir parçasını dahil olduğum -ve elbette CV'sini hazırlamasına yardımcı olduğum- için rahatlıkla söyleyebilirim ki akıllı olan insan İzzet'in bildiği şeyleri İzzet'ten dikkatle dinler. Ciddi bir şey anlatırken muhakkak tane tane ve yavaş konuşur. Konuşurken düşünür sizde onun ne düşündüğünü merak edip derinlere dalarsınız. Kalemi kuvvetlidir. Bu meselenin detayı derin ancak hayatımda bir şiiri var diyebilirim.
Kendi deyimiyle eskiyi sever. Türk ve dünya tarihini çok iyi bilir. Kendisinden yakın dönem Türkiyesi'ne kadar bir dizi ders almışlığım var. Hazırlıklı olun sizi aniden sınav da yapabilir.
Hürmeti çoktur. Saygısı ve elbette sevgisi. En güzel ve herkesin bildiği huyu küçük şeylere değer vermesidir. En ince ayrıntılara bile dikkat eder. Bir de hafızası çok iyidir, hiç unutmaz.
Belki en zor huylarından birisi likert ölçekte ortasının olmayışıdır. Ya heptir ya hiçtir, ya çoktur ya azdır.
Gizli hanımcıdır. Hayır değildir. Tamam tamam değildir. Ölçülüdür. Ölçülüdür diyebilir miyim :)
Çocukları çok sever, çocuklar da onu. Yani izzet yaşlıları, gençleri tüm bir insanlığı sever. Herkesle muhabbet eder. Ama dedim ya saygınlığı, muhabbetin seviyesini insanına göre ayarlar. O yüzden ölçülü olmakta fayda vardır :)
24 yaşında dediğime bakmayın. İzzet’in kaç yaşında olduğu sürekli değişiklik gösterir. Bu yaşında 35 40’larına şahit olmuşluğum da var. Belki biraz saçlarında beyazları... Ancak ayağında olduğu sürece çizgili çorapları her şey yolunda demektir. Ona özenle 200 metreden Nuri Bilge gözüyle renkli çoraplar seçerim. Seçtiklerim haricinde renkli çoraplar giymez, sevmeyiz de.
Çok güzel sesi vardır. Mustafa Keser'in repertuarı İzzet için intro niteliğindedir. Şarkıları, türküleri bir de ondan dinlemeli. Keyfi yerine gelsin istiyorsanız bir çay demlemeli. Çay içmeyi çok sever. İsterse peş peşe çay, kahve ve ballı süt içebilir. Ve isterse Osmanlı kahvesini 3 kere değiştirebilir. İsterse Soner Sarıkabadayı, Gökhan Özen ya da İskender Büyük olabilir.
Velhasıl İzzet anlatması çok uzun biridir. Hayatı çoktur. Sanırım böyle tanımlayabiliriz. Ancak günün sonunda İzzet kim midir? İzzet benim en yakın arkadaşımdır. İzzet benim yol arkadaşımdır. Biz bir yolda karşılaştık. O gün bugündür hep beraber yürürüz. Eğer Lokman alınmayacaksa bence ben de İzzet’in en yakın arkadaşıyım. Ama zaten Lokman bana alınmaz çünkü "hadi İzzet arkadaşlarını çaya çağıralım yoksa puding mi yapmışım?"
Ben her 7 Mart’ta çok mutlu olurum. Bugün burda sizlere İzzet’i anlatacağım. Herkesin yüksek müsaadesi ile şahit olduğum bu 24 yıllık mücadeleyi eşlik ettiğim kadarıyla anlatmak istiyorum. Çünkü bugün 7 Mart: doğum günü.
7 Mart çok özeldir. Bir balık burcu’nun Fatih’te dünyaya geldiği ve karşılaştığıma inandığım lakin kanıtlayamadığım özel bir gün. İstesem kanıtlarım çünkü küçükken Sivas yolculuklarımda Tokat'tan geçerken hep el sallardım.
Bloğumu takip edenler aslında İzzet’i tanıyor çünkü ismini geçirmeden ondan bahsetmişliğim çoktur.
Ancak bugün bir takdim günü.
İzzet’i tanıdığım ve tanıyacağınız kadarıyla Tokatlıdır. Tokatlı olması onu birçok memleket ve anadolu meselelerine dahil eder. Tokat’ı, Tokatlı olmayı ve içerisinde Tokat olan her şeyi sever. Türküleri ve en çokta Türkiye’yi.
İyi dostlar biriktirdim hepsi ailem oldu diyebiliriz İzzet'in hayatı için. Birçok samimi ve iyi dostu vardır. İnsanları övmeyi sevmem. Ancak başarıyı, insanlığı ve emeği övmeyi pek severim. İzzet için ne mi diyebilirim? Hayatımda olmasından onore olduğum nadir insanlardandır.
İzzet insanı büyütür. Güçlü karakterinden iç dünyasına girmek oldukça zor ama girdikten sonrası epey maceralıdır. İzzet Galatasarayı, sarı ve kırmızının yan yana olduğu her şeyi gönülden sever. Terim’i “baba bizi bırakma baba” diye bağıran abi kadar çok sever.
Hayatta mesafeli olduğu şeyler listesinin başında çok şey gelir. İzzetle iyi anlaşabilmek için önce onu çözmek gerekir. Bir iletişimci olarak şansım elbette hep yaver gitmiştir.
Siyaset, ilim ve irfan yolculuğunun bir parçasını dahil olduğum -ve elbette CV'sini hazırlamasına yardımcı olduğum- için rahatlıkla söyleyebilirim ki akıllı olan insan İzzet'in bildiği şeyleri İzzet'ten dikkatle dinler. Ciddi bir şey anlatırken muhakkak tane tane ve yavaş konuşur. Konuşurken düşünür sizde onun ne düşündüğünü merak edip derinlere dalarsınız. Kalemi kuvvetlidir. Bu meselenin detayı derin ancak hayatımda bir şiiri var diyebilirim.
Kendi deyimiyle eskiyi sever. Türk ve dünya tarihini çok iyi bilir. Kendisinden yakın dönem Türkiyesi'ne kadar bir dizi ders almışlığım var. Hazırlıklı olun sizi aniden sınav da yapabilir.
Hürmeti çoktur. Saygısı ve elbette sevgisi. En güzel ve herkesin bildiği huyu küçük şeylere değer vermesidir. En ince ayrıntılara bile dikkat eder. Bir de hafızası çok iyidir, hiç unutmaz.
Belki en zor huylarından birisi likert ölçekte ortasının olmayışıdır. Ya heptir ya hiçtir, ya çoktur ya azdır.
Gizli hanımcıdır. Hayır değildir. Tamam tamam değildir. Ölçülüdür. Ölçülüdür diyebilir miyim :)
Çocukları çok sever, çocuklar da onu. Yani izzet yaşlıları, gençleri tüm bir insanlığı sever. Herkesle muhabbet eder. Ama dedim ya saygınlığı, muhabbetin seviyesini insanına göre ayarlar. O yüzden ölçülü olmakta fayda vardır :)
24 yaşında dediğime bakmayın. İzzet’in kaç yaşında olduğu sürekli değişiklik gösterir. Bu yaşında 35 40’larına şahit olmuşluğum da var. Belki biraz saçlarında beyazları... Ancak ayağında olduğu sürece çizgili çorapları her şey yolunda demektir. Ona özenle 200 metreden Nuri Bilge gözüyle renkli çoraplar seçerim. Seçtiklerim haricinde renkli çoraplar giymez, sevmeyiz de.
Çok güzel sesi vardır. Mustafa Keser'in repertuarı İzzet için intro niteliğindedir. Şarkıları, türküleri bir de ondan dinlemeli. Keyfi yerine gelsin istiyorsanız bir çay demlemeli. Çay içmeyi çok sever. İsterse peş peşe çay, kahve ve ballı süt içebilir. Ve isterse Osmanlı kahvesini 3 kere değiştirebilir. İsterse Soner Sarıkabadayı, Gökhan Özen ya da İskender Büyük olabilir.
Velhasıl İzzet anlatması çok uzun biridir. Hayatı çoktur. Sanırım böyle tanımlayabiliriz. Ancak günün sonunda İzzet kim midir? İzzet benim en yakın arkadaşımdır. İzzet benim yol arkadaşımdır. Biz bir yolda karşılaştık. O gün bugündür hep beraber yürürüz. Eğer Lokman alınmayacaksa bence ben de İzzet’in en yakın arkadaşıyım. Ama zaten Lokman bana alınmaz çünkü "hadi İzzet arkadaşlarını çaya çağıralım yoksa puding mi yapmışım?"
İyi ki...❤️
YanıtlaSil