Kütüphaneler ve Kütüphanecilik Üzerine

 İlkokulda kapısı belirli dersler dışında kilitli bir okul kütüphanemiz vardı. İçerisini hep sır gibi merak ederdim. Kitaplıkları dolu ve oldukça fazla sayıda kitap olmasına rağmen nedendir bilinmez kapısı hep kitli dururdu. İlk kütüphane deneyimlerin o kilitli kapının ardında kaldı. Sonraları sınıf kütüphaneleri ve okumayı çok seven çocukları olduğu için Soral ailesinin kendine ait kütüphaneleriyle büyüdüm. Yeni evimize taşındığımız bundan 12 yıl kadar öncesinde oturma odamızda büyük bir kütüphanemiz oldu. Raflarında çeşit çeşit kitaplar ile yıllar geçtikçe hızla dolmaya başladı. Ablam lisede okul kütüphanesinden kitap aldığı için evimizin kütüphanesinde bir yavaşlama dönemine girmiştik. Sonra ablam edebiyat okudu kütüphanemize bir yenisi eklendi. Sevgili Ikea kütüphanemizin gelmesi ile birlikte akademik kitaplarımız için yeni bir alan yaratılmış oldu. Ve sonra ben bir Sosyal Bilimci oldum. Raflar böylelikle daha hızlı dolmaya başladı. Annem pandemi boyunca tam bir kitap kurdu olup kütüphanedeki yerini genişletti. Ablam Strauss'un Hüzünlü Dönenceleri ile pandemiye hızlı bir giriş yapıp Antropoloji okumalarına başladı. Babam İmam Gazali'den Sezai Karakoç'a bense Metis'ten Ayrıntı'ya mekik dokuduk durduk. Günün sonunda evimizde 5 kitaplık dolusu kütüphanemiz oldu. 

2021 Mart ayı itibariyle evimizde 1000'e yakın kitap var. 

Çocukluğu Köyden Gelen Kız ile başlayan ve ablasının ilk kitabı Marslı olan biri olarak söyleyebilirim ki kitap en iyi arkadaştır :) O vakit kütüphane bir dost meclisidir. Biz kütüphanemizde geçmişi ağırlarız. Bir nefeste okuduğumuz, içerisine notlar aldığımız, satırlarını çizdiğimiz, eleştirdiğimiz, tekrar tekrar okuduğumuz kitapları ağırlarız. Kitaplar hediye gelir, hediye edilir. En önemlisi kitabı bükmeden okuyan kişilere ödünç verilir. Karşısına geçilip uzun uzun incelenir. Ama emin olun ki arkaları çevrilip havalandırılmaz :) Montaigne duysa 450 kitabını şatosundan başınıza atardı. Yapmayalım öyle şeyler :) Yahut orta sehpalarımıza Chanel'in katalog(!)larını dekor amaçlı koymayalım. Neden mi? Canım istemiyor. Şaka şaka gösterişçi tüketim çalıştığım için söz söyleme hakkı buluyorum kendimde naçizane :) 

Tanıdığım çok güzel kütüphanesi olan insanlar var. Başta Kadriye öğretmen sonra Ayşe ve birilerinin kolilenmiş kütüphaneleri... Çok iyi kitapları olan insanlar var. Çok iyi kitap okuyan insanlar var. Ablası için gün boyu Moby Dick'i yanında taşıyan insanlar var. 

Zamanında okulumun kütüphanesinin kapısı kitli olduğu için mi bilinmez bu yaşımda hala insanların kütüphanelerini çok merak ederim. Bir iddiam vardır ki ben insanları kütüphanesinden tanıyorum. Sosyal medya hesaplarımızı dijital albüm olarak kullanıyorsak evimizde de kütüphanemiz olmalı değil mi? Fotoğraflarımız kaybolmasın ama kitaplarımıza evimizde hiç yer olmasın mı? Yahut kitaplarımız mı olmasın? Sevgili dostlar Ahmet ve Yalçın'ın ve dedemin de kütüphanesi var. Sizin de ve sizler nezdinde herkesin bugünden itibaren bir kütüphanesi olsun. 

Bir kütüphane için yeni başlangıç yapanlara Akademici Soral'dan bir kitap hediye. Çocuklara daha çok hediye!

Sayın yolcularımız, dilerseniz uçuşunuz boyunca Akademici Soral'ın Türkçe öğretmeni ablasının kitap okuma saatlerine katılabilirsiniz. Link ektedir ve lütfen seslerimizi kapatalım arkadaşlar :)!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

annem gül'dü çiçekler girdi gönlüne'

kendi evimde deplasmandayım

hüznün ertesi