Çiçi ile Yollarda- Tatil Rotası 3 "İzzet vs. Kerberos"


Çiçi ile yollara düştüğümüz tatil rotası gezi yazımıza 3. bölüm ile kaldığımız yerden devam edelim.
En son kendimize Ereğli'den Düzce'ye geçerken kalacak bir yer aramakla kalıp kalmamak arasında kalmıştık ki...

Rotamız Düzce!

Gece saatlerinde Düzce'ye doğru yola çıkıp öğretmenevinin önüne gelince ben orada konaklamak üzere bavulumuzu arabadan indirmeye giderken İzzet adeta bir Mustafa Kutlu esintisi gibi gel önce bir dondurma yiyelim şurada dedi. Neden demeye kalmadan "Belki kalmadan İstanbul'a gideriz" dedi. Dondurma yeme teklifini kabul ettim bayramlaşma meselesini ise Alvarlı Efe Hazretlerini anarak yarın ola hayrola / bayram o bayram ola diyerek kapattım.

Ailelerimiz tatilinize devam edin diye ısrar edince İzzetcim de ikna oldu ve Düzce'den rotayı tekrar Karadeniz Ereğlisi'ne çevirdik.

Yeniden Karadeniz Ereğlisi!


Övünmek gibi olmasın entelektüel yanı güçlü bir aile olarak tarihi ve kültürel yerleri tanımak arzusuyla kendimizi Ereğli Cehennem Mağaralarının önünde bulduk. Müze kartlarımızın süresi bitmiş ve bulunduğumuz yerde kart çıkartılmıyordu. Fakat pek tabii bir Şeyma Arslan kolay yetişmiyordu. İzzet'e adeta bir Hollywood filmi efekti ile "Bana biraz zaman ver" dedim. Küçük bir araştırma sonucunda online müze kart çıkarıp görevimi başarıyla ifa etmenin verdiği gururla eşime küçük bir gülümseme attım. Başladık Cehennem Mağaralarını gezmeye. Memleketin her yeri kültürel ve doğal zenginliklerle dolu. Ancak buraları İzzet'le geziyorsanız farklı bir anlam yüklemeniz de mümkün. 

Cehennem Mağarası'nda zamanında Herakles'in 12 görevinden biri 3 başlı köpek Kerberos'u yakalamakmış. Bu bilgi cepte. 

İzzet başladı Kerberos'la ilgili şakalar yapmaya. Bu bilgi de cepte.

Gezimize devam ederken son mağaraya geldik ve içeride sadece biz varız. Bilin bakalım dışarıda kim var? Havlayan bir köpek. 

Neyse ki karşılıklı diyaloğumuz uzlaşıyla sonuçlandı ve taraflar sorunsuz bir şekilde ayrıldı. Ancak bu süre zarfında İzzet bizi köpekten korumak için (off the record) mağaranın demir kapısını üstümüze kapattı. Ben tedirgin, Kültür ve Turizm Bakanlığı kültür ve turizmi yan yana getirmiş olduklarından olduğu kadar yaşanan bu durumdan habersiz ve bir yandan köpeğe kıtmir'in selamını ulaştırıyorum. evet bu esnada bir mağaradayız :) 

Sonra kent müzesi gezisi ve İzzet'in her şeyi dikkatle okuması üzerine benim hızlı geçmem yüzünden aldığım eleştiriler... Mezar taşlarını okuyan İzzet'in ben tarafından aldığı tepkiler... Velhasıl şakalar, komiklikler. Elbette bir de yanlış yol tariflerim :)

Güzel geçen bir günün ardından kalacak yer bulma telaşımız başladı. Ya Amasra'ya gidip orda kalacaktık ya da Safranbolu'ya geçip İzzet'in dayısında konaklayacaktık. Böyle zamanlarda İzzet'in önerisini kabul etmek en mantıklı seçenektir. Çünkü eğer benim dediğimi yapsaydık Çiçi'nin ayakları boyu kadar suyun içinde kalacak ve Bartın'ı vuran sağanak yağmura gözyaşlarım eşlik edecekti.

Bakalım Safranbolu gezimiz nasıl geçecek?

Devamı pek yakında...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

annem gül'dü çiçekler girdi gönlüne'

kendi evimde deplasmandayım

hüznün ertesi