Tatil Tayfa ile Yollarda- Bir Adaya Düşseniz Yanınıza Alacağınız 3 Şey? (IMDB 8.2)

Bu gezi yazısındaki tüm karakterler ve olayların gerçek kişilerle ilgisi vardır. Tamamen gerçektir😀 Az sonra okuyacağınız blog yazısı 9 günlük bayram tatilinin bir kısmını kapsayan Balıkesir Paşalimanı adasında macera dolu 3 gece 4 günü içermektedir. 

Geçen seneki tatil gezi yazımı okuyanlar sevgili Balık burcu eşimin içinde Balıkesir'in kaldığını hatırlayacaklardır. İzzet'in Zonguldak'ın serin sularında Balıkesir hayalini gerçekleştirmek için kaç kulaç atarak Erdek'e ulaşabileceğini arşın cinsinden hesaplamış olabileceğine dair kuşkularım elbette var. Hala.

Velhasıl İzzet'in telefon rehberinde araba satın alırken görüştüğü 83 kişi dahil herhangi bir şeyi kiralamak ya da satın almak için iletişime geçtiği herkesin numarası kayıtlıdır. Bu bilgi cepte.

Tatil planını yapmakta geç kaldığımızı düşündüğüm ve İzzet'in rahatlığını hayra yorarak strese girmemeye çalıştığım günlerden bir gün tatil arkadaşlarımız olacak olan Kübra ve Zeynel çiftiyle akşam oturmasında İzzet ve sevgili bacanağı Zeynel'e aniden tatil planlama görevi yüklendi.

İzzet Balıkesir'de Paşalimanı adasının tatil yapmak için çok uygun bir yer olduğundan övgülerle bahsederek bacanağını cümlesini bitirmeden ikna etti. Ev kiralamak için birkaç siteye bakınırken Google'dan daha fazla içeriğe sahip telefon rehberinden "2+1 Kiralık Ev Balıkesir Haydar Abi'yi" aradı. Evin fotoğrafları geldi tatil ekibi tarafından beğenildi ve 4 geceden aşağıya kiralanmayan evi İzzet ikna kabiliyeti ile 3 geceliğine kiraladı.

9 günlük tatilimizin ilk Cuma akşamı rotamızı belirlemiştik. Kutsal vazifelerimizi ve geleneksel bayram ziyaretlerimizi yaptıktan sonra Bayramın 3. günü erkenden yola çıkacaktık.

Tatil ekibimiz 5 kişiden oluşmakta olup İzzet ve Şeyma, Zeynel ve Kübra ve 5.kişi Yılmaz Ailesinin tatlı bebişiydi.

Tatil rotamız: Balıkesir / Paşalimanı Adası

Kübra'yla birlikte yanımıza alacağımız her şeyi belirledikten sonra Pazartesi akşamı Muhammed Talha bebeğin diş çıkarma operasyonu bizim tatil planımızın önüne geçti ve sabah beraber yola çıkamayacağımızı öğrendik. Gelemeyecek olmalarından endişe ve üzüntü duyarak sabah 4'e kadar bavullarımızı ve mutfak eşyalarımızı hazırladım. Uykusuzluğum tatil heyecanı ile kendini bertaraf ederken rotamız belli, bavullarımızla birlikte "aman adada mahsur kalmayın", "adaya gitseniz yanınıza alacağınız 3 şey" şakalarımızda hazır ve nazır 8'de yola çıktık. 

Adaya Balıkesir Balıklı'dan 1 kere arabalı vapur seferi bulunuyordu. 

2. sefer akşam 19.15'te Erdek'tendi.

Yaptığımız plana göre biz sabah Balıklı'dan adaya geçecektik, Yılmaz Ailesi ise akşam seferi ile Erdek'ten.

Sevgili blog dostlarım, 

Biz plana sadık kalarak sabah yola çıkıp 10'da Balıkesir Balıklı vapur iskelesine vardık. Arabalı vapura binmek için limana doğru giderken liman önünde bekleyen arabaları gördük. Aklımıza hiçbir şey getirmeyerek arabamızı limanın önüne çektik. O sırada yanımıza gelen liman görevlisi Balıklı'ya gidecek olan vapurun dolduğunu ve bu iskeleden yarın sabahki sefere kadar arabayla adaya geçmenin mümkün olmadığını söyledi. 

Elbette Türk olmanın verdiği geleneksel dürtülerle "hiç mi mümkünatı yok" diyerek şansımızı 37 kere daha zorladık. Görevli Erdek'ten akşam vapuruna binebileceğimiz seçeneği ile bizi baş başa bırakırken Başak Burcu ve evlenmeden önce plana sadık kalınmayan her anda ortalığı sevgili canım babamı huzursuz etmek suretiyle birbirine katan biri olarak tüm sakinliğimle hatamızı kabul etmiş bir seçenek arıyordum. İzzet Erdek'e gidersek günümüzün biteceğini bu yüzden mümkünse arabamızı bırakıp yaya olarak adaya geçebileceğimizi söyledi.

Bu fikrin arkasında 4 telefon görüşmesi, araba etrafında 3 tur ve limanla otopark arasında 4 volta yatıyordu. 

Önce eşyalarımıza sonra İzzet'in daha ne kadar yürüyebileceğine bakarak yaya geçme fikrini kabul ettim. 

2 bavul, 1 piknik çantası, 1 plastik mutfak eşyaları ile dolu kutu, 1 kol çantası, 2 sandalye, 1 kamp çadırı vs. İzzet ve Şeyma.

Kapasitemiz gereği adaya en gerekli eşyaları götürmek için hemen bir eleme yaptım. 1 kamp sandalyesi, içme suları ve yastıklardan vazgeçtim. 

Vapurun kalkmasına 2 saat olduğu için limanda küçük bir kahvaltı yaptık. Bu esnada İzzet adaya geçtiğimizde kiraladığımız eve ulaşmak için plan yaptı.

Ve arabalı vapurun gelmesi ile birlikte Arslan ailesinin göçü başladı. Bir sosyolog olarak bu olayın içerisinde olmak garip bir keyif veriyordu. Bir şekilde yüklerimizle arabalı vapura bindik ve ada yolculuğumuz başladı. 

Bu esnada Zeynel'lerinde yola çıkmaya hazırlandığının haberini aldık. Yolculuğumuz daha da keyiflenmişti. Yeni planda onlar Erdek'ten akşam vapuruyla arabalı olarak adaya gelecek ve tek araba ile tatilimize devam edecektik.

Adaya vardığımızda e-devletinde ikametini görmemiş olsam adanın yerlisi olduğuna inancımın tam olacağı İzzet, hemen bizi evimize götürecek olan servisi ayarladı ve servisçi Selahattin ile arsa ve ev fiyatları, denize girilecek sakin yerler temalı konuşmamız eşliğinde yolculuğumuz başladı. 5 dakikalık bir yolculuğun ardından kalacağımız eve geldik.

Tam bu noktada İzzet'in telefon rehberine yeni bir kişi daha eklendi. Balıklı Adası Servisçi Selahattin.

Evini kiraladığımız Haydar Abi ve eşi Cemile Abla bizi kapıda karşılayarak evi gezdirdi.

"2+1 Kiralık Ev Balıkesir" temalı evi gezerken umduğumuz 2 katlı bir evken meğer 2 katın dubleks değil ayrı daireler olduğunu o an fark ettik. Ev sahiplerimiz evden gittikten sonra 1-2 dakikalık sessizliğin ardından bardağın dolu tarafından bakmaya karar verdik. Yaşadığımız şoku Zeynellerin de yaşamaması için önden evin güncel halini haber ettik.

Biz eve yerleşmiş ve evin 10 metre yakınında olduğunu sandığımız denizin meğerse manzaradan 10 metre mesafede olduğunu fark ederek 10 dakikalık yürüme mesafesinden sonra sahile varmışken o esnada Zeyneller arabalı vapura binebilmek için Karayolları'nı bu çabalarına şahit tutacak izleri -radar- geride bırakarak Balıkesir yolculuğuna başlamışlardı. 

Denizden çıkıp eve gelirken her 10 km'de bir bacanağı ile telefon görüşmesi yapan İzzet'in gözlerinde inşallah yetişirler endişesi beni de bir tık paniğe sürüklemişti. Bu tatilde şaka yapmamamız gerektiğini her yaptığımız şakanın başımıza gelmesi ile öğrendik sevgili blog dostlarım.

Zeynel'ler Balıkesir'e varmış ve arabalı feribot sırasına girmişken adadaki kısıtlı şartlar gereği market yapmaları gerekiyordu. İzzet bu görevi bacanağına yükleyip evde otururken Zeynel'in market yapmak için arabayı sırada bırakıp gittiğinin bilgisi aldık.

İzzet: "Düşünsene Şeyma Zeynel tam market poşetleri elinde arabaya gelirken arabalı vapur kalkıyormuş." Çok düşünmeyin sevgili blog dostlarım ama adada şaka yaparken 2 kere düşünün. İzzet'in şakasının gerçekleşmesine ramak kala Zeynel elinde poşetlerle çok şükür koştur koştur arabaya yetişmiş. 

1. günün sonunda akşam tatil ekibi olarak evimizde toplandık. Odalara yerleşildi ve yemek hazırlığı başladı. Akşam yemeği vaktini geceye bırakırken henüz şakasını yapmanın bile aklımıza gelmediği bir şey oldu ve elektriklerimiz gitti. Adada elektriklerin gitmesi normal diye düşünecek olursanız dışarı baktığımızda yalnızca bizim sokağımızın elektriğinin olmadığını fark ettik. Ve cabası adada hiç elektrik sorunu da yaşanmazmış. Bu esnada ben Balıkesir Elektrik İdaresi'ni arayarak bilgi almaya çalışıp bir yandan da başımıza gelen olaylar silsilesini bozmak için bildiğim tüm niyetleri kuruyordum. Çok şükür biraz zaman geçmesinin ardından elektriklerimiz geldi. Ve ilk tatil günümüzü bu şekilde bitirdik.

2. güne Barış Bıçakçı'nın Sinek Isırıklarının Müellefi kitabından bir kesitle uyandık. Ancak ekipçe başımıza gelen her şeyi neşemizi kaçırmadan karşıladığımız için kahvaltımızı yapıp kendimize sakin bir sahil aramak için yola koyulduk. Yolculuğumuz "arabanın tekerliği yuvarlak şarkısı" ile başlayıp ara ara Muhammed Talha'nın 18 dişinden bilmem kaçıncısının çıkmaya çalışmasının verdiği huzursuzluğun ağlamaklı bir melodiye dönüşmesi ile devam ediyordu. Yine de çocuklar gibi şen en sakin kıyı kenarını bulmaya çalışıyorduk. 

Bulduğumuz her güzel yerin bir ötesinde daha güzel bir yer vardır umuduyla en sonunda bir koya doğru anayoldan sağa saptık. Az gittik uz gittik sevgili blog dostlarım. Girişinde hiçbir tabela ve koruma olmayan, anayoldan rahatlıkla orda bir koy var uzakta diye tanımlanabilecek koyun İzzet'in arabadan inmesi ve etrafı keşfetmeye 2 adım atması ile kadınlar plajı olduğunu öğrendik. Hiçbir panik havası yaratmadan arabamıza bindik ve şansımızı bir önceki sakin koyda denedik. Burası da meğerse erkekler plajıymış.

Tekrar göçümüzü toplayıp yolumuza devam ettik ve bir zeytin ağacının gölgesine otağımızı kurduk.

Biraz denize girdikten sonra tekrar evimize döndük. 

Tatilimizin 2. gününde akşamı sakin geçirmemiz meğerse bir sonraki günün habercisiymiş.

Evet sevgili blog dostlarım,

Adaya gelirken yanınıza alacağınız 3 şeyden biri kesinlikle arabanız olmamalıymış. Tatilin son günlerine yaklaşmamız hasebiyle adadan arabayla çıkmak için arabayı 1 gün önceden limana getirmek gerekiyormuş. 

Tatilimizin 3. gününde erkenden sahile gittik. Biraz denize girdikten sonra kahvaltımızı yaptık. Muhammed Talha bebek tam denize alışacakken su diz boyuna gelmeden uyuyakaldı. Tatilin keyfini çadır tentesinde uyuyarak geçirdiği esnada aniden uyanası gelen tatlı bebek arkadaşımız Yılmaz Ailesi'nin deniz keyfine tutmayan yaz dizisi gibi erkenden final verdirdi. Yılmaz Ailesi eve giderken biz biraz daha sahilde zaman geçirdik. 

Bu esnada adalılardan edindiğimiz bilgi ışığında arabayı saat 5.45'te limana getirme planımızı gerçekleştirmek için İzzet'in sevgili bacanağı Zeynel sahile geldi. Zeynel'in yanına doğru neşeyle ilerlerken limandaki araba kuyruğunun buradan Fizan'a yol olacağının bilgisini aldık. Cuma sabahı için gemi sırası dolmuştu. Meğer insanlar saat 15.00'de arabalarını sıraya bırakmışlar.

Zeynel'in Adadan Ayrılışı (IMDB 8.2)

Velhasıl ben bu durumu endişeyle karşılarken İzzet'le Zeynel yeni bir plan yapmanın eşiğindeydi. Buldukları ilk çözüm yarım saat sonra kalkacak olan arabalı vapurla karşıya geçip arabayı park etmek ve aynı vapurla yaya olarak geri dönmekti. Bacanaklar beraber yeni bir maceraya atılmanın keyfiyle gülüyor bense aynı vapurla dönmenin ne kadar mümkün olacağını düşünüyordum. 

Bu esnada şakalardan ders çıkarmayan sevgili ekibimiz Zeynel'in arabasına koyduğumuz çadırı şaka malzemesi yaparak "Bacanak yetişemezsen çadırda kalırsın", "Bacanak yetişemezsen yüzerek gelirsin" minvalinde şakalarla olaylar silsilesine eşlik ettiler.

Günün sonunda bu operasyonu Zeynel'in tek başına gerçekleştirmesi ve İzzet'in bizimle kalmasına karar verdik. Zeynel gözlerimizin önünde arabalı vapura binip giderken arka fonda "annemin yelkeni olsa açsa da gelse" diye uzak uzak adalardan ev kiralamasınlar temalı müzik çalıyordu.

Biz evimize döndük. Zeynel'den gelecek haberi bekliyorduk. Haber çok geçmeden geldi sevgili blog dostlarım.

Zeynel arabalı vapurdan indiğini ve arabayı park edip dönmek için yarım saat vakti olduğunu söyledi. Yarım saat bizim için uzun ama adaya gelecek son arabalı vapura binecek kişi için oldukça kısa bir zamandır. 

Yarım saat sonra Zeynel İzzet'i "vapuru kaçırdım şakası" yapmak için vapura koştuğunu göstermek suretiyle görüntülü aradığında hep birlikte vapurun kıyıdan uzaklaşmasını Yahya Kemal'in dizelerini yaşar gibi izledik: "Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli / Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli"

Adaya gelen son vapuru kaçırdık sevgili blog dostlarım. Ortamı kaplayan sükunet, gözlerimizdeki şaşkınlık. İzzet'in bacanağından ayrı ve Yılmaz Ailesi'nin -1 adada mahsur kalması uzun metrajlı bir filmin habercisiydi: Issız Ada/m

Zeynel'in adaya tekrar gelmesi için 7 kıtadan kalkan tüm vapur seferlerine baktık ancak seferler bitmişti. Adaya gelmesi artık imkansız gibiydi. Biz artık yapacak bir şey yok diye düşünürken İzzet ve Zeynel içeriğinin;

"Alo Muhittin, Arif ben. Amerikan Başkanı dahil herkesi devreye sokun, uzaylılar tarafından kaçırıldım. Evet tarafından."

olduğuna inandığım ama kanıtlayamadığım bir telefon görüşmesi yaptılar. Sonrasında adalı İzzet 3 günde oluşturduğu networku devreye soktu ve telefon görüşmelerine başladı. 

Adaya gelmenin bir diğer yolu tekne ile geçmekti ancak hepimizin aklına teknenin çok pahalı olacağı geldi. İzzet "bana bırakın" edası ile önce 2+1 Kiralık Ev Balıkesir Haydar Abi'yi arayarak durumu anlattı. O esnada takası ile balık tutmaya çıkan Haydar Abi Yasin adında birinin teknesi olduğunu ve bu işleri yaptığını söyledi. "Bu işler"?

İzzet'in aklına gelen bir çözüm de Haydar Abi'nin takası ile Zeynel'i almasıydı ama takanın dalgalarla mücadelesinin mümkün olmadığına çok şükür ikna oldu. 

Yeni çözümümüz Tekneci Yasin'i aramadan önce İnsan Kaynakları'nda çalıştığı her haline sirayet eden İzzet bir de Balıklı Adası Servisçi Selahattin'i aramaya karar verdi.

İzzet: Kardeşim bizim arkadaş karşı kıyıda mahsur kaldı. Çocuğu ve eşi de adada kaldı. Onu adaya nasıl getirebiliriz?

Servisçi Selahattin: Abi bu işlerle ilgilenen biri var. Neydi adı hatırlayamadım.

İzzet: Yasin mi?

Servisçi Selahattin: (Şaşkın bir ses tonuyla) Evet abi Yasin.

2 günde adalıları bu kadar tanımazsın be kardeşim edasıyla biz İzzet'e bakarken İzzet salon camından denize doğru bakarak yeni bir şakaya ve bu şaka ile süregelecek şamataya hazırlık yaparcasına rehberine yeni birini kaydetti: "İnsan Kaçakçısı Yasin"

Tekneci Yasin'den fiyat alındı pazarlıklar yapıldı. Zeynel Erdek'ten Balıklı'ya Tekneci Yasin'in kıyıdaki teknesine doğru yola çıktı. 

Yarım saat bizim için uzun ama adaya gelecek son arabalı vapuru kaçırıp bacanağı tarafından özel tekne ile adaya getirilecek kişi için oldukça kısa bir zamandır.

Bu esnada İzzet tüm bu badireleri atlatan bacanağına yine yeniden market yapma görevi verdi. 

Günün sonunda Zeynel marketi de yaparak Tekneci Yasin'in teknesine bindi. Zeynel teknedeyken iki bacanak arasında geçen şakaları KVKK geri burada yazamıyorum maalesef :)

Son bir soruna da çözüm bulan İzzet adanın başka bir köyünde tekneden inecek olan bacanağını servisçi Selahattin ile aldırdı. Zeynel eve geldiğinde elinde market poşetleri ile elbette önce ailesi sonra çok sevdiği bacanağıyla hasret giderdi. 

Dönüş yolculuğu

Kurtuluş yalnızca Şişli'de bir semt değildir sevgili blog dostlarım :)

Günün sonunda sabah bineceğimiz arabalı vapur yerine daha rahat gitmek için Tekneci Yasin ile dönmeye karar verdik. İzzet ve Zeynel adalılarla konuşarak gerekli planlamaları yaptılar ve ertesi gün karşı kıyıya tekne ile döndük. Çok şükür bu yolculukta yaşadığımız tek olay Zeynel'in şapkasının uçmasıydı. 

Sevgili blog dostlarım,

Huzurlarınızda tatil ekibimizin her bir ferdine çok teşekkür ediyorum. Birlikte umduğumuzun ötesinde anılarla dolu bir tatil yaşadık. Birlikte nice güzel yolculuklara!


(Türk sinemasının unutulmaz ikilileri listesine Adadan Kurtuluş filminin başrolünü paylaşarak giren bacanakları da ayrıca tebrik ediyor ve muhabbetlerinin daim olmasını diliyorum :)

Bacanaklar :)


Yorumlar

  1. ahahahahaha manyaksınız kardeşim, tatilde macera deyince de siz 😅

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

annem gül'dü çiçekler girdi gönlüne'

kendi evimde deplasmandayım

hüznün ertesi